Hani derler ya, “dokunduğu altın olur” diye… İşte The Hand of Midas tam da öyle bir şey. Oyuna başlıyorsun, daha ne olduğunu anlamadan wild çarpanlar çat çat düşüyor. Slotter’da bu oyunu bir kere açtım, elim titredi yeminle.
Yok böyle bir sistem… Wild gelince çarpanı da yanında getiriyor. 2x, 3x derken bir bakmışsın 30x patlamış. Bir de spin sonunda çarpanlar birleşince… eeeh dedirtiyor insana.
Düşünsene, üç tane bonus scatter denk getiriyorsun, spin sayısı rastgele geliyor ama işin güzelliği orada başlıyor. O çarpanlar, o eller… sanki Midas amca kendi dokunuyor ekranına.
Oyunu Slotter’da oynuyorsan, ekstra keyif garanti. Site zaten jilet gibi çalışıyor. Ne takılma var, ne oyun esnasında moral bozan bir hata. Bonus gelmeden önce bir duraksama var ya, işte o anda kalp atışın hızlanıyor resmen.
Slotter bu heyecanı destekliyor. Kayıt işlemleri hızlı, para çekme kolay. Hele ki kazandığında o duyguyu yaşamak… yok başka yerde.
Üç scatter geldi mi, oturup dua etmeye başlıyorsun. “Ne olur şu wild’lardan bol bol gelsin” diyorsun. Oyunun sisteminde çarpanlar spin boyunca sabit kalıyor ve üst üste biniyor.
Spin sayın az da olsa, çarpanla birleşince mis gibi ödeme çıkabiliyor. Bazen 5 spin ile 50x alırsın, bazen 15 spin gelir ama tık yok. Ama işte bu belirsizlik, bu risk—tam kumarbaz kafası, bağımlılık sebebi.
Hayat bazen garip… normalde tarih deyince tüylerim diken diken olur. Ama bir gün Slotter ’a…
Şimdi açık konuşalım… slot oyunu diyince meyveler, yediler, çanlar falan geliyor insanın aklına. Ama Money…
İnsan bazen aşkı arar, bazen parayı... ama ikisini aynı anda bulabileceğin yer de var ha:…
Şimdi adını duyunca diyorsun ki Action Money ofis ortamı mı bu? Yok abi, alakası yok.…
Cash Patrol adını ilk duyduğumda dedim ki, “Yine mi polis kovalamacası?” Ama yok, bu başka.…
Bazen bir oyun var ya… ekranı bir açıyorsun, ilk bakışta “hadi ya bu mu?” diyorsun.…